22 Eylül 2016 Perşembe

KİTAPLARIN BENLİĞİ

   Küçüklüğümden beridir tutkum var kitaplara. Evet bu sevmenin ötesinde bir tutku. Acizliğime, susmalarıma, acılarıma, çaresiz anlarıma olan çığlığımdı  kitaplar. Sessiz haykırışlarımdı. Duygularımın harflerde, kelimelerde yansımalarını görmek... Kim bilir belki benim yapamadıklarımı kitaplardaki insanlar yapıyor diye böyle hissediyordum.
    Kitaplar sayesinde bambaşka insanlar tanıdım, bambaşka karakterlere büründüm.Sayısız yerlerde yaşadım, var oldum.Geceleri başka insan gündüzleri kendim oluyordum. Bu bir sihir gibi. Kitabın kapağını açtığınız anda birden o dünyanın içine düşmek... Evet bu bir sihir olmalı. Bambaşka hayatlara tanık olmak, her şeyi görmek, insanların düşüncelerini okumak, onların hissettiklerini bilmek, kılınızı bile kıpırdatmadan dünyanın bir ucuna gitmek ya da hayal dünyasında var olan bir yere tepeden düşmek...
   Çocuklarla ilgili bir kitap okumuştum. 3 dünyanın varlığından söz ediyordu. Rüya alemi, gerçek dünya ve hayal dünyası. Ne tuhaf değil mi büyüdükçe hayal dünyası hatta rüya alemini bile kaybetmek, kendini gerçek dünyaya mahkum etmek ? Ya da dünya gerçekleriyle çıldırıp kendini hayal alemine mahkum etmek. Büyüdükçe her şeyini kaybetmeye başlıyor gibi insan. Umudunu , hayallerini, benliğini ve hatta kimi zaman ruhunu bile...  
    2-3 senedir hayal dünyamı kaybetmiş, ruhsuz, tutunabildiği tek dünyası olan gerçek dünyada bile sürekli tökezleyen biriydim. Son bir iki aydır tekrar kitaplara geri döndüm. Tek bir farkla... Bu sefer okuduklarını kalbime gömmeyeceğim ve hayatımda ilk defa kelimelere dökeceğim.
   Bu bir tanışma yazısıdır okuduğunuz ve duygularıma tanık olduğunuz için teşekkür ederim.
   Kitapların dünyasında buluşmak üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder